Prof. Dr. Atila BAĞRIAÇIK
Ulusal ve Uluslar arası Ar-Ge ve Yenilik
Hibe Fonları Uygulayıcısı, Öğretim Üyesi
Sorumlu Ortak Baş Denetçi, YMM
16.11.2015
MEVCUT DURUM
-İşimiz gereği sürekli müşteri ziyaretlerinde bulunup, Ar-Ge ve Yenilik projelerinin önemi ile proje maliyetlerini hibe şeklinde fonlayan ulusal ve uluslararası kurumlardan bahsediyoruz. Firmaların küresel rekabetle baş edebilmek için artık “tasarım ve yenilik faaliyetlerine” odaklanmak gerektiğine inanmaktayız, hatta bir sanayicimiz “soyadımız tasarım ve yenilik “ deyip, konuyu içselleştirdiğini ortaya koyuyor.
-Firmaların mevcut ürünlerinde, süreçlerinde, üretim yöntem ve usullerinde, pazarlama ve organizasyonel yapılanmalarında yeni ve önemli derecede iyileştirmeler yapmaları gerekiyor. Bu dalga çığ gibi firmaların üzerine geliyor. Bu durumda firmaların eski tutum, davranış ve yöntemlerini ortadan kaldırarak yeni deneme çözümleri tasarlamak, uygun olanını eleştirel analizle bulup, geçerliliğini de sınamak durumundalar. İşte bu aşamada firmaların uygulayabileceği iki yöntem var; değişim ve yeniliğe pasif katılım ya da aktif katılım.
PASİF KATILIM
– Bu yaklaşıma göre davranan firmalar, küresel rekabetten gelen bu değişime pasif olarak katılmakta, mevcut durumunu iyileştirecek, örneğin Ar-Ge ve Yenilik projeleri yapmak, fon kuruluşlarına başvurmak gibi deneme çözümleri üreterek, başarısız mevcut ve yeni çözümleri ortadan kaldırıp, uygun olanını seçme ve uygulama kararlılığı gösteremediğinden, hatalı davranışı ile birlikte piyasadan yok olmaktadır.” Hatalarını eleyemeyen firmalar, hatalarının icracısı olarak hataları ile birlikte yok olmaktadırlar(Popper).
– İmmanuel Kant’ın dediği gibi “bilgi (ve Ar-Ge /teknoloji üretimi –benim ilavem) ile bağımlılıktan kurtulabiliriz. Bilgi yoluyla insanın kendi kendini mahkûm ettiği ergin olmayıştan kurtulunur. Ergin olmayış, başkalarının idaresinde olmadan aklını kullanamamaktır. Aklını, eksik olduğundan değil, başkalarının idaresi altında olmadan kullanma kararlılığı ve yürekliliği gösteremeyen, kendi kendini ergin olmayışa mahkum eder”. Akıl var ama sorun aklı işletememektedir. Bu yolu tutan firmalar yenilikçi faaliyetlere Ar-Ge çalışması yapmadan başkalarının (özellikle dış firmaların) teknolojilerini yatırım mantığı ile satın alarak “al-tak” yada “ arakla-getir” yöntemini uygulamakta, son zamanlarda öne çıkan “imitation and innovation” yani “ arakla-geliştir” mantığını bile hayata geçirmeden formülün sadece arakla yani taklit kısmını gerçekleştirmektedir.
– Sonuçta hatalı yöntemi ile beraber yok olmaktadır.
DEĞİŞİME VE YENİLİĞE AKTİF KATILIM
– Bu yönteme göre davranan firmalar çevreden gelen küresel rekabetle baş edebilmek için tasarım ve yenilik faaliyetlerine içsel ve aktif olarak katılmakta, mevcut sorunlarını çözmek ve rekabetle baş edebilmek için mevcut üretimleri yanında Ar-Ge ve Yenilik faaliyetlerine de zaman ve kaynak ayırmakta, fonlama için TÜBİTAK, KOSGEB, EUREKA, EUROSTARS, AB H2020 araştırma ve yenilik faaliyetlerine tekil ve ortak olarak katılmak için deneme çözümleri üretmektedir. Ürettikleri çözümler arasından en uygun olanı eleştirel tartışma ile seçerek, gelişmesini sınırlayan tutumunu, üretim yöntemini terk ederek yeni ürün ve süreç faaliyetlerine odaklanmaktadır. Bu durumda firma eski, hatalı, rutin yaklaşımla birlikte yok olma yerine, hatası kendisinden ayrılarak ortadan kalkmakta, kendisi yenilikçi ve özgün yönleri ile rekabete karşı dimdik ayakta kalabilmektedir.
– Görüldüğü içten dışa doğru aktif katılım yönteminde firmalar yeniliği engelleyen sorunları eleştirel tartışma ile özgürce ortaya çıkarak, Ar-Ge faaliyetleri ile deneme çözümleri tasarlamakta, birden fazla deneme çözümlerinin biri dışındaki diğer çözümleri eleştirel tartışma yoluyla ortadan kaldırarak, bulduğu uygun çözümün doğruluğunu uygulamada prototip imalatla sınama yoluna gitmektedir. Bu durumda gelişmelerini ve rekabetle baş edebilmelerini sağlayan temel iki araç: eleştirel yöntem ve ortadan kaldırma olmaktadır. Bununla birlikte her Ar-Ge, tasarım ve yenilik faaliyeti ile birlikte firmanın bilgisizliği daha da artacağından, gidermek için yenilik faaliyetlerine tekrar başlayarak gelişme döngüsü süreklilik kazanmaktadır.
Değişime ve yeniliğe aktif katılan firmalar Ar-Ge ve yatırım teşvik faaliyetlerinde aşağıdaki destek programlarına başvurduklarını da gözlemliyoruz:
1.İlk ay 1 adet TÜBİTAK Ar-Ge projesi vermek, kabulünde de her an yürüyen 3 adet projenin olmasını programlayarak, özellikle personel maaşları için hibe desteklerinden yararlanmak.
2. KOSGEB Ar-Ge ve İnovasyon projesi vermek (özellikle şahıs ve kollektif şirketler için),
3. Avrupa Birliği H2020 Konsorsiyum ve tekli başvurulabilinen yeni KOBİ aracı programı ile EUREKA Ar-Ge projelerine hazırlık yapmak.
Yukarıdaki Ar-Ge projelerinden ortaya çıkan prototipin ticarileşme, seri üretim yatırımı ve vergisel teşvikler için aşağıdaki destek programlarına başvurmak:
4. İlk TÜBİTAK Ar-Ge projesinin bitişini takiben KOBİ’ler için KOSGEB Endüstriyel Uygulama programını başlatmak.
5. Ar-Ge projesinin çıktısı olan prototipin seri üretim yatırım destekleri için Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığının Teknoyatırım NACE koduna giriyorsa, olası çağrılar için hazırlık yapmak. Girmiyor ise, girecek yeni ürünler tasarlamalarını sağlayarak NACE kodlarının iyileşmesine yardımcı olmak.
6. TÜBİTAK’a ilk Ar-Ge projesi verilme aşamasında incelemeli patent ya da olumlu raporlu faydalı model başvurusunda bulunmasını sağlamak. Ayrıca alınmış incelemesiz ya da raporsuz belgelerin revizyonu yapılarak, koruma süresi boyunca elde edilen karın yarısı için kurumlar vergisi istisnasından yararlanmak.
7. İlk proje prototipinin seri üretimi için 5.bölge yatırım teşvik belgesi başvurusu yapmak.
8. İlk prototiple ilgili tekno tanıtım-pazarlama, teknolojik ürün belgesi çalışmaları yapmak.
9.Endüstriyel tasarım için Ekonomi Bakanlığının Tasarım Merkezi programına başvurmak
SONUÇ
Bize göre değişime katılmak için firmaların seçebilecekleri yukarıda tanımlanan iki yöntem bulunmaktadır. Dışarıdan içe doğru olan pasif katılım yada içten dışa doğru aktif katılım. Zıtlık ilkesine göre bu iki yaklaşım arasında bir uzlaşma söz konusu değildir. Pasif yaklaşımı firmalar zihinlerinde ve uygulamada reddetmediği sürece, aktif katılımla değişimin ve yeniliğin kapısını açarak, teknolojik olarak katma değeri yüksek ürünlerin üretimi ile ihracat paylarını arttırmamız mümkün değildir. Bunun için içeriden dışarıya yönelmenin sıkıntılarını hep beraber karşılamalıyız. Başka bir deyişle sıkıntı ile yüzleşmeden ve onu yenmeden yenilik olmaz.