Prof. Dr. Atila BAĞRIAÇIK
Ulusal ve Uluslararası Ar-Ge ve Yenilik Hibe
Fonları Uygulayıcısı, YMM
PROBLEMATİK DURUM
Ar-Ge ve Yenilik faaliyetleri ile ilgili fikirleri tartışıp hangi fikirlerin hibe destekli proje olabileceğine dair eleştirel tartışmalar yapmak üzere, her hafta en azından 10 sanayici firmayı ziyaret edip görüşüyoruz. Son zamanlardaki görüşmelerde döviz kurlarının yükselişi, kredi maliyetlerin artması, iç talebi azaltıcı önlemler vb. nedenlerle bazı sanayicilerin morallerinin bozulduğunu, bazı yatırım kararlarını ertelemek istediklerini ve personel istihdamını azaltmayı planladıklarını gözlemliyorum.
Bu durumda bir bilim adamı olarak benim görevim “problemin çözümüne odaklanmak ve sürekli pozitif duygular hissettirmek”. Çünkü firma sahiplerinin ve/veya müdürlerinin negatif düşünce içinde olmalarının hem performanslarını olumsuz yönde etkiledikleri hem de bağışıklık sistemlerini zayıflatarak tümör ve mikrop kapmaya karşı pozitivistlere göre daha hassas hale geldikleri araştırmalarla kanıtlanmış durumdadır. Araştırmacı Dr. Travis Bradberry’e göre bu durumda hayal ürünü şeylerle gerçeklerin birbirinden ayrılarak gerçekçi olunmasını ve ondan sonra negatif düşüncelerin gün içindeki,geçmişteki ya da gelecekteki pozitif düşüncelerle yer değiştirilmesini, odaklanılmasını ve bunun için mücadele edilmesini önermektedir (Kaynak link: https://www.linkedin.com/pulse/how-positivity-makes-you-healthy-successful-dr-travis-bradberry).
AR-GE PROJELERİNDE POZİTİF BAKIŞ AÇIMIZ
1.Ben şahsen Napoleon Hill’in “her sorun beraberinde dengi ya da daha fazla başarının tohumlarını getirir” felsefesine inanıyorum. Paniğe kapılmaya ve negatif duygular hissetmeye gerek yok.
2.Bazı sanayicilerin yatırım kararlarını analiz ederken, rekabet edebilmek için yeni ya da önemli derecede iyileştirilmiş ürün üretmeleri gerektiği, ancak bunun için üretim hattında yeni makinalara ihtiyaç duyduklarını, bu makinaları yurt dışından “al-tak” mantığıyla tedarik edeceklerini, ancak şu anda bunun finansmanını sağlayamayacaklarını belirtiyorlar. Bense bu yaklaşımın aşılması gerektiğini ve aşağıdaki yeni yaklaşımla değiştirilmesi gerektiğini savunuyorum.
3.Benim yaklaşımım bilimsel Ar-Ge ve Yenilik yöntemine dayanmaktadır. Eğer firmalar üründe yenilik yapmak istiyorlarsa ve bu yeniliği yapmak için nasıl bir makinaya ihtiyaç duyduklarını en iyi onlar bilebilirler. Bünyelerinde deneyimli makine mühendisleri olduğuna göre ihtiyaç duydukları makinaların tasarımını üç boyutlu çizerler, tasarım girdi ve çıktılarını içselleştirirler ve oluşturdukları imalat çizimlerine göre makine üretimini kendileri yapabileceği gibi alternatif bir seçenek olarak makinenin araştırmasını ve tasarımını bizzat kendisi yaparak imalat çizimine göre parça imalatlarını hizmet alarak firma dışındaki yerli firma/firmalara yaptırabilir. Aklın dahil olduğu bu faaliyetlerle “al-tak” mantığından “araştırma-geliştirme(Ar-Ge) ya da yurt dışında gözlemledikleri yeni bir makinayı yurt içinde imitation-taklit ederek ancak innovation –yenilik yaparak kendi üretim şartlarına uyarlama mantığına geçilmektedir.
İMOVATİON
4.Artık yeni kavram, imitation ile innovation’un sentezi olan “imovation” dir.
Prof. Shenkar’a göre :
Prof.Oğuz Babüroğlu’na göre:
(Kaynak: Vahap Munyar,Ekonomide yaratılan toplam değerin % 98’i doğru kopyalanan işlerden oluşuyor,Hürriyet,26 Mayıs 2012).
Dikkat edilirse burada vurgulanan husus amiyane deyimiyle tamamen kopyacılığı vurgulayan “arakla-getir” anlayışı olmayıp, örneğin yurt dışında doğru makine modelini bulup, bunun üzerine kendi tasarım girdilerimize göre yenilikçi unsurları ilave etmemizdir.
5.Bu yeni bakış açısı ile firmaların moralleri düzelerek, erteledikleri yatırım kararlarını Ar-Ge mantığıyla analiz ederek proje vermeye karar veriyorlar. Bunun üzerine hiç vakit kaybetmeden yenilik fikirlerinden hangilerinin yeni ürün ve süreç Ar-Ge projesine uygun olduğunu eleştirel analizle belirleyerek proje yazımına başlanıyor. Burada Napoleon Hill’in şu sözleri bence bize göre:” Beklemeyin, zaman hiçbir zaman “doğru zaman” olmayacaktır.Bulunduğunuz yerden başlayın ve elinizin altında hangi araç varsa onunla çalışın, yol boyunca daha iyi araçlar bulursunuz”. Nitekim aşağıdaki paragrafta bir kez Ar-Ge projesi vermeye başlayınca yol boyunca sağlanabilecek Ar-Ge ve yenilik fırsatları belirtiliyor.
6.Bu başlangıcın başarılı olması halinde destek imkanlarının artacağını, örneğin önce TÜBİTAK’a proje verilmesini, KOBİ ise KOSGEB’e de Ar-Ge ve İnovasyon projesi vermesini, başarılı olunması halinde KOBİ’lerin KOSGEB’in endüstriyel uygulama programına başvurmasını,yurt içindeki imalatçılarla TÜBİTAK’a ortak proje vermesini,yurt dışından ortak proje için EUREKA projesi ile çok ortaklı Avrupa Birliği’nin H2020 programlarına katılmalarını öneriyoruz.Yeni ürünün prototip imalatı için TÜBİTAK’tan (ya da KOBİ’lerde Ar-Ge ve İnovasyon) Ar-Ge ve Yenilik projesinin tamamlanmasından sonra seri üretim için yatırım teşvik belgesine başvurulması halinde 5.Bölge destekleri elde edilebilmektedir. Ayrıca Seri üretim için Sanayi Bakanlığının teknoyatırım programına müracaat edebilirler.
SONUÇ
Bir kez bu Ar-Ge yoluna girildikten sonra “destek, desteği çeker” mantığıyla firmalar birçok fırsatlardan yararlanabilirler. Bu konuda istemek yeterli olmayıp, hazır olmak gerekir yani bu işe inanmak gerekir. Pozitif düşünce içinde olmak gerekir, bu yolla üst yönetimin sağlığı iyileşerek firmanın performansı da artacaktır. Üst yönetimin pozitif düşünce içinde olması da personelde de pozitif düşünceler içinde olmasına yol açacaktır. Yukarıda araştırmacının yazısındaki bulgulara göre, sigorta poliçesi satan pozitivistler (iyimserler), pesimistlere (kötümserler) göre satışlarında % 37’in üzerinde artış sağladıkları, ayrıca ilk yılda firmayı terk etme oranının kötümserlerde iyimserlere göre 2 kat fazla olduğu kanıtlanmıştır. 4. Nesil sanayide parçalar, makineler ve insanlar arasındaki bağlantı arttığından, pozitif düşünceler içinde olmak verimliliği arttırıyor.